Turizm işletmelerinde Liderlik ve Takım Ruhu


Tüm işletmelerde olduğu gibi otel işletmelerindede aynı hedefler, aynı değerler ve aynı çalışma anlayışı çevresinde birbirine yakınlaşan, kısacası aynı dilde konuşan takım üyeleri büyük bir sinerji oluştururlar.

Bu sinerji ise işte başarıyı getirir.

İşte başarı ‘’biz’’ anlayışının bir sonucudur.

Doğru ve sürekli iletişim biz olmanın temelidir. Bu noktada iletişim açık, net, dürüst ve güvene dayalı olmalıdır. Yani tüm ekip üyeleri birbirlerine güvenmelidir.

Takım içerisindeki etkileşim ancak doğru iletişim ile gerçekleşebilir.

Takım ruhu anlayışında hiç kimsenin mazaret üreterek ‘’bu benim işim değil’’ deme hakkı yoktur. Herkes başarıyı paylaştığı gibi başarısızlıkta sorumluluk taşımalıdır.

Eğer takım içinde sorunlar varsa, bu sorunların kaynağı, aksaklıkların nedeni, yanlışların nedeni takım lideri tarafından sorgulanmalı ve çözümlenmelidir.

Her takım bir lidere ihtiyaç duyar. Lider ile yönetici herkesin bildiği gibi birbirlerinden oldukça farklı kavramlardır.

Şimdi Kendimize soralım;

Biz yöneticiler olarak ekibimize liderlik edebiliyor muyuz?

Çalışanlarımızın eğitim eksikliklerini görüp bu eksikleri gidermek amacı ile eğitim programları düzenleyebiliyor muyuz?

Ya da çalışanlarımızın hedefleri konusunda bilgi sahibi miyiz?

Ya da lideri olduğumuz takımın önüne hedefler koyabiliyor ve o doğrultuda takımı yönlendirebiliyor muyuz?
Örneğin; Lara bölgesinin en kaliteli, en oturmuş ön büro ekibi olmak gibi…

Bir futbol takımını düşünün... Sahaya çıkıyorsunuz, en kaliteli, en ünlü futbol oyuncularını transfer etmişsiniz. Ama hiçbiri bir diğerinin oyun sistemini bilmiyor, biri diğerini tanımıyor. Sistemsiz bir şekilde sahaya çıktığınızda bozguna uğruyorsunuz.

Bu durum günümüzde, doğru ve düzenli işleyen sitem anlayışının, en az kaliteli personel anlayışı kadar önem kazandığını ortaya çıkarıyor.

Burada sistem geliştirmek ve sistemli futbol oynamak gerekiyor. Mevcut oyuncuları kazanmak, eksikliklerini görüp gidermek, sistemin parçası haline getirmek ise lidere düşüyor.

Sistemin parçası olamayacak, sisteme ve diğer takım üyelerine zarar verecek olanları göndermek de liderin işi…
Artık günümüz profosyonel insan kaynakları değerlendirme sürecinde, kişinin hobilerinden, yaptığı spor dallarından dahi takım oyuncusu olup olamayacağı, emir altında çalışıp çalışamayacağı belirlenebiliyor.

Başarılı bir takım oyuncusu olmak için ise;
- Açık, güvene dayalı, dürüst iletişim kurun
- Paylaşıma açık olun,bilgiyi paylaşın
- Değişime ayak uydurmak için çaba gösterin
- Takım Arkadaşlarınızı sürekli motive edin
- Ben merkezci olmayın, biz düşüncesi ile hareket edin
- Dedikodu yapmayın, dedikodu yapanlara izin vermeyin
- Yanlışları lideriniz ile paylaşın
- İş ile arkadaşlığı ayırın,iş ve özel hayatınız arasında denge kurun
- Esnek olun
- Öğretici ve öğrenen olun
- Eleştiriye açık olun
- Eksik yönlerinizi, bilgi eksikliklerinizi kabul edin ve geliştirin
- Sorunun değil, çözümün parçası olun
- Yaşadığınız sorunlardan ders çıkartın, sorunları gelecek hayatınızda size yol
gösterecek bir fırsat olarak değerlendirin.

Takım olmak, bir takım ruhuna sahip olmak, ortak amaç için takım çalışması ile hareket etmek ve başarıya odaklanmak mutlaka olumlu sonuç verecektir.

İşinize, mesleğinize bulunduğunuz gruba saygı duyun, bu sizde bir aitlik duygusu oluşturacaktır.
Başarıda ise bu "bizim başarımız" hissi sizleri onore edecektir.

Unutulmamalıdır ki; Acılar paylaşıldıkça azalır, sevinçler ise paylaşıldıkça çoğalır.Ve insan, doğası gereği bir sosyal gruba ait olmak hissiyatına sahiptir.

Biz departman yöneticilerine ise bu noktada mevcut kadrolarımızı geleceğe hazırlamak, onlara liderlik etmek, hedeflerine yön vermek, eğitim eksikliklerini giderip sektöre kazandırmak adına çok büyük görevler düşüyor.

İnsanlara yol gösterir, onlara bir şeyler öğretir, eğitim eksikliklerini giderir, ortak hedefler belirler ve bu doğrultuda onlar ile birlikte ekip ruhu içerisinde çalışırsanız, hem başarıyı yakalarsınız hem de personel devir oranınız düşer.

Eğer ki bizler, lider olmayı beceremez, bu genç kadroları olumlu yönde yönlendiremez, deneyimlerimizi aktarmaz, eğitemez ve "maaşımızı alıyoruz" mantığı ile koltuklarımızı boş yere işgal edersek ve bunu da "profosyonel yöneticilik" olarak adlandırırsak, sektöre ve güzide turizm kuruluşlarımıza çok büyük haksızlık yapmış oluruz.

Daha da vahimi, gelecekte ülkemiz turizminin kadrolarını oluşturacak bugünkü genç turizmcileri kaybederiz.

Turgay GENÇ