Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam

Gizemli Likya'yı mutlaka görmelisiniz !

Seyahat yazarı Numan Çakmak gizemli Likya'yı yazıyor. "Efsaneye göre güneş tanrısı Apollon, Finike kralı Agenor’un küçük kızına aşık olur. Apollon utangaç kıza yaklaşabilmek için köpek kılığına girer. Çünkü bir tanrı olarak, bu ölümlü kıza hislerini açamaz ve onun yanında olmak için sadık köpeği gibi görünür. "

Gizemli Likya'yı mutlaka görmelisiniz !

Seyahat yazarı Numan Çakmak gizemli Likya'yı yazıyor. "Efsaneye göre güneş tanrısı Apollon, Finike kralı Agenor’un küçük kızına aşık olur. Apollon utangaç kıza yaklaşabilmek için köpek kılığına girer. Çünkü bir tanrı olarak, bu ölümlü kıza hislerini açamaz ve onun yanında olmak için sadık köpeği gibi görünür. "

Gizemli Likya'yı mutlaka görmelisiniz !
09 Eylül 2020 - 03:39

Zamanla kızın sevgisini kazanan Apollon genç bir delikanlıya dönüşür ve kızla evlenir. Doğan oğullarının adı  ise Telmessos olur. İşte o Telmessos bugünkü Fethiye’nin ilk adıdır. Athena’yı, Orion’u, Apellon’u; Fethiye antik tiyatroları, kaya mezarları ile mitolojiyi hissettiren bir yer.

Behçet Kemal Çağlar, Tayyareci Fethi Bey için şu dizeleri yazmıştır:

"Aslan uçtu" diye söylenir methi;
Bu kutsal toprağın çocuğu Fethi..
Kahrolur darbanla elbet her zaman
Olursa bakış yan ve maksat eğri;
Bak; Fethiye oldu sayende Meğri,
Kartalım! gölgende hürdür bu vatan

Likya Birliği antik çağlarda bilinen ilk ve tek birlik değildir, öncesinde İ.Ö. 8. yüzyılda Anadolu’da “İyon Birliği” ve ardından Yunanistan’da çok sayıda yerel birlikler kurulmuştur. Bunların çoğunda, Akha, Teselya ve Makedonya birlikleri gibi, farklı etnik gruplar bir araya gelmişler ve bir birlik oluşturmuşlardır. Likya Birliğini bunlardan ayıran en önemli ve belirleyici fark, “ulusal” olmasıdır; çünkü birliği oluşturan kentlerin aynı soydan halklar olarak ortak bir tarihi geçmişi ve kültürü vardır.

Devlet yapısı, antik çağ birlikleri arasında en demokratik olanıdır; çünkü Yunanistan birliklerinin milletvekilleri ve meclis başkanları genelde asker kökenli iken, Likya’da yöneticiler ve milletvekilleri daha çok sivillerden oluşmaktaydı. Atina demokrasisinde başkanlar “ömür boyu” o görevde kalma hakkına sahipken, Likya’da başkanlar bir yıllığına ve her seferinde bir başka kentten seçilmekteydi. Ve de antik çağ birliklerinin hiç birinde kadın üye bulunmazken, Likya Birliği’nde kadınlar olasılıkla meclis başkanı seçilebilmekteydi.

Birliğin bir Meclisi vardır; üyeler burada toplanır, kararlar burada alınır. Ve her yıl için bir Lykiarkh seçilir. Lykiarkh birliğin ve meclisin başkanıdır. Görevi, toplantıları yönetmek ve alınan kararların uygulanmasını sağlamaktır; aynı zamanda Arkhiereus sanıyla anılan baş rahiptir. Meclis ayrıca atlı birlikler için bir birlik komutanı, deniz filosu için bir amiral, birlik sekreteri ve birlik hazinesinin denetiminden sorumlu bir haznedar seçer; kentlerin önemiyle orantılı olarak ortak mahkemeler kurar, hakimler atar. Mahkeme, kentlerin kendi arasındaki ya da kentlerle birlik arasındaki davalarda karar verir. Ve Meclis, savaş ve barış, birlik anlaşmaları konusunda karar almada yetkilidir. Birlik kentleri, üzerinde Apollon ve Artemis’in başlarının betimlendiği, belirli ağırlıkta ortak sikke basar.

Birlik üyeliği, yurttaşlarına da kişisel çıkarlar sağlar. Her Likyalı bir başka birlik kentinde mülk edinebilir, ticaret yapabilir ve başka kentten evlenebilir. Birliğe üye şehirlerin ayrıca yerel meclisleri de bulunmaktaydı. Ancak bu meclisler, sadece ait oldukları kentlerin yönetimlerinden sorumluydu.
Romalı tarihçi Livius, Patara’yı “Likya Birliği’nin merkezi” olarak tanımlamıştır.

1988’de başlayan Patara kazılarının daha ilk yılında, Tiyatro’nun kuzey karşısında ve yönü doğudaki Agora’ya dönük görkemli kalıntının ancak bir Birlik Meclisi olabileceği savlanmış; 2000 yılında başlanan kazı çalışmalarıyla ortaya çıkan tiyatro benzeri mimarisi ve önündeki revakta ele geçen, değişik kentlerden Lykiarkhların heykelleri için yazılmış, çok sayıda kaide yazıtı bu görüşü doğrulamıştır.

Antik çağda bir günlük yürüyüş mesafesine; ''durak'' veya ''konak'' anlamına gelen stathmos deniyor. Bu mesafeler  değişse de ortalama  22-25 km lik yol demek. Bu durumda bir stathmosluk mesafeyi tamamlayacağız demek oluyor. Homeros'un İlyada'sında her biri Işık ülkesinin ışığını yansıtırcasına parlak, başarılı ve ideal insana yaraşır niteliklerle övgü bulan, adları Likya ile bir anılan Sarpedon, Glaukos ve Pandaros'u anlatan dizeleri hatırlamaya çalışıyorum.

Truva savaşına Bellerophone'nun torunu, Zeus'un oğlu Sarpedon bir grup Likyalı yoldaşıyla katılarak yiğitçe dövüşür ve Homeros'un dizelerinde kahramanlıkları övgüyle anılır. Savaş meydanlarında öyle yiğitçe koşturur ki yeri geldiğinde Hektor'u bile yeterli gayreti göstermediği için azarlar. Akilleus'un arkadaşı Patraklos tarafından savaşta öldürülünce, Zeus oğlunun cesedini savaş alanından çıkarması için Apollon'a şu dizelerle seslenir;
 
Sevgili Phoibos (Apollon) hadi git şimdi,

al götür Sarpedon'u kargı yağmurunun altından,

sil gövdesinden kara kanı, götür uzaklara, ırmağın sularında onu yıka.

Tanrı merhemi sür gövdesine, tanrısal rubalar giydir.

Hızlı kılavuzlara ver götürsünler Sarpedon'u,

ver ikiz tanrılara, Uyku'yla Ölüm'ün eline,

çabuk götürüp bıraksınlar semiz Likya toprağına,

kardeşleri, akrabaları onu orada gömer, bir mezara, yazılı taşın altına.

Ölümlülere gösterilecek saygı işte bu.

İki tepe arasında, bir km' ye yakın uzaklıkta dar bir boğaza hakim tepelerden kuzeydeki yamaca kurulmuş bir kent Aperlai. Boğazın her iki ucu da denize açılıyor ve kent adını Luwi dilinde ''Akarsu Boğazı'' anlamına gelen coğrafi özelliğinden almış zaten.Truva'da Sarpedon'la beraber Likyalılara komuta eden Glaukos'un savaş meydanında Aka ordusundan Tydeus oğlu  Diomedes'le teke tek savaşırken bir diyalog geçer aralarında.

Diomedes karşısında tanrısal bir duruşa ve ışığa sahip bu kahramanı görünce, içine bir kuşku düşer.Diomedes'in kavgaya ara vererek kim olduğunu sorması ve Homeros'un Glaukos'un ağzından söylediği dizeler geçiyor aklımdan yitik kente bakarken;
 
Ulu canlı Tydeus oğlu, soyumu ne sorarsın?

Yapraklar gibidir insan soyu.

Bir yandan bakarsın rüzgar onları döker yere,

bir yandan bakarsın bahar gelir,

yenileri yetişir, yeşerir orman,

böylece soyların biri göçer biri doğar.
 
Sadece tarihi güzellikler değil, aynı zamanda müthiş doğasıyla da kendine aşık eder Fethiye.
Muğla’nın bu güzel ilçesi, Fethiye’nin en çekici yanı coğrafi konumu. Ölüdeniz, Saklıkent, Göcek, Dalyan, Patara’ya,  tüm bu güzelliklere, Fethiye’den günübirlik yolculuklarla gidip gelebilirsiniz. 

Fethiye bir körfezde yer alıyor ve bu körfez eşsiz güzellikte koylara sahip. İlçedeki küçük limanda bulunan tekneler bu koylara ve adalara günlük turlar düzenliyor. Adalar, adı verilen turlar sabah başlayıp akşam saatlerinde sona eriyor. Yassıcalar (Kaşık Adası olarak da biliniyor), Tersane Adası (üzerinde Osmanlı’dan kalma tersane kalıntıları var), Göcek bu duraklardan bazıları. Bu harika yerlerini gezdiren Şehrin İstanbul Seyahat Acentesini tavsiye ederim sizlere.

Doğa harikası sahiller, eşsiz koylar, renkli efsaneler… Likya Turu’nda yerini almak için geç kalma!



Seyahat Yazarı Numan Çakmak

Reklam
Reklam

YORUMLAR

  • 0 Yorum
  • Reklam