Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam

Türkiye'nin cennet köşelerini mutlaka keşfedin

Türkiye'nin yurtiçi kültür turları uzmanı Şehrin İstanbul sizler için Türkiye'nin Cennet köşelerine turlar düzenliyor.

Türkiye'nin cennet köşelerini mutlaka keşfedin

Türkiye'nin yurtiçi kültür turları uzmanı Şehrin İstanbul sizler için Türkiye'nin Cennet köşelerine turlar düzenliyor.

 Türkiye'nin cennet köşelerini mutlaka keşfedin
14 Şubat 2019 - 13:04

ERZURUM KARS TURU

Kışın karıyla bembeyaz, yazın gelincikleriyle kıpkırmızı olan Kars ve Palandöken dağının eteklerine oturmuş Erzurum…

Soğuğunun iç ısıttığı, beyazının göz aldığı iki şehir. Kars’ın Ermenistan sınırındaki Arpa Çayının doğal sınırını çizdiği Ani Harabeleri, Rus Savaşından sonraki Rus hakimiyetinden etkilenen Baltık üslubuyla yapılan binaları, suyun üzerinde yürümeye izin verdiği Çıldır Gölü; Agatha Christie’nin bile romanına konu olan Doğu Ekspresi’nin dağları yararak ulaştığı, Yakutiye Medresesinin taşlarının göz aldığı minaresi, cağ kebabının eşsiz tadıyla Erzurum’u biz Şehrin İstanbul ailesiyle deneyimlemeye ne dersiniz?

Şehirler hakkında biraz daha bilgi verelim:

Doğu Anadolu Bölgesi’nin en büyük kenti olan Erzurum oldukça eski bir yerleşim birimidir.

Palandöken Dağı eteklerinde kurulu olan kent son yıllarda kış turizmi açısından büyük önem kazanmıştır.

Tarihi yönden çok zengin birçok eseri barındıran ve adeta bir kültür merkezine benzeyen kent günümüzde önemli bir turizm potansiyeli taşımaktadır.

Kars ili başta Anı Antik Kenti olmak üzere tarihi konaklar, camii ve kiliseler gibi inanç turizmine yönelik kültür varlıklarının yanında, ormanlık araziler, avlaklar, göller ve çiftlikler gibi doğal kaynakları ile yayla, av turizmi gibi alternatif turizm çeşitlerinin gerçekleştirilebileceği bir yerleşim merkezidir.

GÖBEKLİTEPE URFA TURU

12 bin yıllık bir inanış, dinler tarihini baştan yazmamıza neden olan bir tapınak… Göbeklitepe. hala gizemini koruyan stilize insan biçimli taşlar 2018 yılında UNESCO dünya mirası listesinde yerini aldı bile. Bunun yanında Urfa’nın meşhur kebabını, önce sinagog sonra kilise en son ise camii olarak 3 din kültürü görmüş Ulu Camii’yi, savaşçı Amazon kadınlarının bulunduğu mozaik müzesini; Harran’ın konik biçimli evlerini adım adım gezip deneyimliyoruz. 11 bin yıllık olan birbirinden farklı kültürlerin kesiştiği nokta olan Urfa’yı şehrin İstanbul ailesiyle gezmeye ne dersiniz?
 
Mimarisi, binlerce yıllık köklü tarihi yanında lezzetleriyle de bir efsane olan Şanlıurfa’ya gitmeye ne dersiniz? Hem Urfa’yı doya doya gezme şansınız olacak hem de Urfa‘nın şahane lezzetlerini tam da yerinde tadabileceksiniz.


Peygamberler şehri olarak anılan bambaşka güzellikler sunan bu şehirden 9 peygamber gelmiş geçmiş. Hz. İbrahim bu topraklarda dünyaya gelmiş ve Hz Eyyüb de bu şehirde yaşamış. Bu nedenle hem İslam dini hem de Hıristiyan dini için Urfa kutsal kabul ediliyor.

SAFRANBOLU- AMASRA YENİCE ORMANLARI- ŞEKER KANYONU- YAZIKÖY- DEVREK TURU
 
Unesco Dünya Mirası listesinde yer alan bir şehir, Safranbolu. Bir de Hıdırlık tepesinden o eski Safranbolu’nun tarihi dokusunu hissedince gözünüzün önünde hemen şalvarlı nineler, elinde tesbihi evinin köşesinde bağdaş kurup oturan dedeler gelir.

Tarihte birçok uygarlığa ev sahipli yapmış olan bu şehirde adım adım gezip yorulunca da bir safranlı kahve yanında lokum yemeğe bayılacaksınız. Belki de yükseklik korkunuzu bile yeneceğiniz bir tokatlı kanyonuna sahip burası.

Tokatlı kanyonuna 80 metre yükseklikten bakacak, ciğerlerinizi mis gibi doğa havasıyla, gözlerinizi yemyeşil ağaçlarla, kulaklarınızı cıvıl cıvıl kuş sesleriyle şımartacaksınız. Turumuzun ilk gününde Hıdırlık tepesinde hissettiğiniz köy havasını tatmak için yolumuz Yörük köyüne düşüyor.


Meşhur Sipahioğlu Konağını, köy çamaşırhanesini gezdikten sonra yolumuz Amastris namı diğer Amasya’ya doğru yol almaya başlıyoruz. Meşhur balığının tadını bakıp, bastonlarıyla ünlü Devrek’i ziyaret ediyoruz. Biraz daha detaylı bir tarih bilgisi vermek gerekir tabii;

Safranbolu Evleri yüzlerce yıllık bir süreçte oluşan Türk kent kültürünün yünümüzde yaşamaya devam eden en önemli yapı taşlarıdır. İlçe merkezinde 18. ve 19.yy. ile 20.yy. başlarında yapılmış yaklaşık 2000 geleneksel Türk evi bulunmaktadır. Bu eserlerin 800 kadarı yasal koruma altındadır. Evler Safranbolu´nun iki ayrı kesiminde gruplanmış durumdadır. Birincisi "Şehir” diye bilinen ve kışlık olarak kullanılan kesim, ikincisi "Bağlar” diye bilinen ve yazlık olarak kullanılan kesim.

Şehir, yönetim merkezinin bulunduğu Kale, alışveriş merkezinin bulunduğu Çarşı, evlerin bulunduğu Akçasu, Gümüş, Musalla, Kalealtı ve Tabakhane semtlerinden oluşmaktadır. Bu kesim iklimin olumsuz etkilerine karşı korunmuş, alçak rakımlı iki vadinin içindedir. Burada evler birbirine yakın, sokaklar dardır.

Bağlar birkaç yüz metre daha yüksekte, hava akımlarına açık ve daha geniş araziler üzerindedir. Hemen hemen herkesin bir kışlık bir de yazlık evi vardır. Yöre halkı kışın şehirdeki evinde yaşar ve yazın havaların ısınmasıyla Bağlardaki yazlık evine göçer. Ancak "Çarşı” üretim ve ticaret hayatı yazın da aynen sürer.

Safranbolu, geleneksel Türk toplum yaşamının özelliklerini kent ölçeğinde yaşatan, tarihi ve kültürel eserlerini tüm insanlara sunan bir örnek bir kenttir. Sahip olduğu zengin kültürel miras ve bu mirasın korumadaki başarısı Safranbolu'yu bir dünya kenti ününe kavuşturmuş ve UNESCO tarafından Dünya Miras Listesi'ne alınmasını sağlamıştır.

Peki, siz Safranbolu’yu gördünüz mü? Görmediyseniz mutlaka görmenizi tavsiye ediyoruz. Safranbolu’nun güzellik ve özelliklerini uzmanı eşliğinde gezmeye bekliyoruz...

UÇAKLI KAPADOKYA - KAYSERİ TURU

Antik dönemde Cappadocia olarak adlandırılan bölge, meşhur peri bacalarını, yeraltı kentlerini içinde bulunduran dünyaca ünlenmiş bir yer olması nedeniyle ülkemizde mutlaka görülmesi gereken yerlerin başında gelmeli. İnsanlar ilk var olduğu zamandan eri kendilerine barınmak için güvenli yerler aramışlardır. Bunların başında ilk olarak elbetteki mağaralar gelmekte. Bunu takip eden en önemli yerleşim olarak ise Paleolitik dönemden itibaren Peri bacaları geliyor.

Daha sonralarda ise Hristiyanlar için hem ev hem de ibadet yeri olmuştur. Böyle bir bölge haliyle tarihte birçok saldı gördüğünden yerüstündeki tarihin yanına bir de yeraltındaki kent tarihi eklenip dünyadaki en meşhur yerlerden biri olmaya hak kazanmıştır.



Ürgüp’ün meşhur şarap mahzenlerini; Avanos’un çanak çömleklerini; Kayseri’nin geniş sur ve kapılarını; Erciyes’in hiç erimeyen karını ve daha nicelerini görüp, harika fotoğraflar çekip hiç unutulmayacak bir deneyim yaşayın. Daha detaylı tarihsel bilgi için biraz daha devam edelim;

Kapadokya bölgesi, doğa ve tarihin dünyada en güzel bütünleştiği yerdir. Coğrafik olaylar Peribacaları'nı oluştururken, tarihi süreçte, insanlar da, bu peribacalarının içlerine ev, kilise oymuş, bunları fresklerle süsleyerek, binlerce yıllık yaşlı medeniyetlerin izlerini günümüze taşımıştır. oma İmparatoru Augustus zamanında Antik Dönem yazarlarından Strabon 17 kitaplık 'Geographika' adlı kitabında (Anadolu XII,XIII,XIV) Kapadokya Bölgesi'nin sınırlarını güneyde Toros Dağları, batıda Aksaray, doğuda Malatya ve kuzeyde Doğu Karadeniz kıyılarına kadar uzanan geniş bir bölge olarak belirtir. Kayalara oyulmuş geleneksek Kapadokya evleri ve güvercinlikler yörenin özgünlüğünü dile getirirler.
 
Bu evler 19. yüzyılda yamaçlara ya kayaların yada kesme taştan inşa edilmişlerdir. Bölgenin tek mimarı malzemesi olan taş yörenin volkanik yapısından dolayı ocaktan çıktıktan sonra yumuşak olduğundan çok rahat işlenebilmekte ancak hava ile temas ettikten sonra sertleşerek çok dayanaklı bir yapı malzemesine dönüşmektedir.
 
Kullanılan malzemenin bol olması ve kolay işlenebilmesinden dolayı yöreye has olan taş işçiliği gelişerek mimari bir gelenek halini almıştır. Gerek avlu gerekse ev kapılarının malzemesi ahşaptır. Kemerli olarak yapılmış kapıların üst kısmı stilize sarmaşık veya rozet motifleriyle süslenmiştir. Yöredeki güvercinlikler 19. yüzyılın sonları, 18. yüzyılda yapılmış küçük yapılardır. İslam resim sanatını göstermek açısından önemli olan güvercinliklerin bir kısmı manastır veya kilise olarak inşa edilmişlerdir. Güvercinliklerin yüzeyi yöresel sanatçılar tarafından zengin bir bezemeler, kitabeler ile süslenmişlerdir. Bu günkü Kapadokya Bölgesi Nevşehir,Aksaray, Niğde, Kayseri ve Kırşehir illerinin kapladığı alandır. Daha dar bir alan olan kayalık Kapadokya Bölgesi ise Uçhisar, Ürgüp, Avanos, Göreme, Derinkuyu, Kaymaklı, Ihlara ve çevresinden ibarettir.

BİLİNMEYEN BİR DÜNYA İMPARATORLUĞU HATTUŞAŞ VE HİTİT UYGARLIĞI TURU 

Üzerinde yaşadığımız Anadolu toprakları, binlerce yıldır birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış, birçok savaş görmüş çok değerli olan topraklardır. Bu uygarlıklardan en önemlilerinden birisi ise tartışılmaz Hititler. Başkenti Hattuşaş olan Hititler’in tarih sahnesine çıkışlarıyla birlikte din, dil, anlaşmalar tarafından çok sayıda eser günümüze ulaşmış ve başkenti Hattuşaş UNESCO listesindeki yerini almıştır.



UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ndeki Hitit başkenti Hattuşaş / Hititlerin izinde Çorum, Alacahöyük, Şapinuva, Yazılıkaya ve meşhur Boğazköy Sfenksi’yle Boğazköy Müzesi / Sfenksli Kapı’daki binlerce yıllık çift başlı kartal kabartmasının öyküsü / Yazılıkaya kabartmalarındaki "Tanrılar Üçlüsü” sahnesinin anlamı / Hattuşaş ve Alacahöyük buluntularıyla ve kendine özgü koleksiyonlarıyla dünyanın sayılı müzeleri arasında yer alan Anadolu Medeniyetleri Müzesi / Yeşilırmak boyunca dizilmiş kral mezarları, konakları, camileri ve medreseleriyle şehzadeler şehri Amasya / Kara Mustafa Paşa’yla özdeşleşmiş kent Merzifon / Olağanüstü kalem işi bezemeleriyle Abide Hatun Camisi / Kubbesindeki İsa ve dört havari freskiyle hoşgörü örneği olmuş Maden Kilise Camisi / ‘Bin tanrılı kent’ Hattuşaş ve şehzadeler şehri Amasya’ya nefis bir yolculuk…
 
BİR DOĞU ANADOLU DESTANI ; BAKSI MÜZESİ, NARMAN PERİBACALARI, TORTUM ŞELALESİ, ERZURUM, BAYBURT TURU

Hepimiz biliriz Kapadokya’daki ünlü Peribacalarını, peki Narman’daki Peribacalarını görmeyi istemez misiniz? Peri bacalarından oluşum bakımından farklı olan Narman Peri bacaları hiç insan eli değmemişliği bakımından da doğal bir oluşum tarihini Anadolu topraklarına sunuyor.

Kırmızının en güzel tonlarını görebileceğiniz Narman Peribacalarını, Hz İsa’nın dininin tasvirlerini görerek dinleyebileceğinizHaho Kilisesi’ni, doğanın gücünün en güzel örneğini yansıtan Tortum Şelalesi’nin yaptığı dev kazanı, çok sayıda sanatçı ve gönüllüyle şekillenen Baksı Müzesi’ni, Erzurum’un medreselerini, Bayburt’un yeraltı kentlerini görüp, çok farklı bir kültür turu için hazırladığımız bu program ile asla unutamayacağınız bir deneyim yaşayacaksınız.


 
2014 Yılı Avrupa Konseyi Müze Ödülü alan, taşrada gelenekselle modernin kucaklaştığı çağdaş sanat merkezi Baksı Müzesi / Kaybolmaya yüz tutmuş yerel kültür, geleneksel el sanatları ve geçmişine sahip çıkan bir modern zaman masalı: Toplumsal bir proje olarak Baksı Müzesi / Kırgız Türkçesinde "Şaman” anlamına gelen eski adıyla Baksı, bugünkü adıyla Bayraktar Köyü / Osmanlı’nın "Çinimaçin Kalesi” Bayburt Kalesi…

BEYAZ CENNET : APHRODİSİAS VE HİERAPOLİS PAMUKKALE TURU 
 
Antik Dönem’in en önemli bölgelerinden biri olan Karia Bölgesi tarihsel olarak ve doğal tarih olarak gezilmesi gereken en önemli bölgelerin başında geliyor ülkemizde. Ünlü Fotoğrafçı Ara Güler’in bulduğu, Aphrodite kültüyle ünlü Aphrodisias; tapınım alanıyla Hristiyanlık’ın ne denli önemli olduğunu bizlere gösterenLaodikeia Antik Kenti’nde yürümek; Hierapolis’in Antik havuzunda yüzme keyfini tatmanın keyfine varacağınız harika bir rota. Antik kentlerin yanı sıra doğal oluşum bakımından çok zengin olan bu bölgede beyazın göz aldığı Travertenler ve Kızılsuyun sıcak sularıyla günün yorgunluğunu atmış olacaksınız.



Denizli dendiğinde meşhur horozundan sonra, hatta belki de önce akla ilk bembeyaz ve pamuk gibi olan ‘Pamukkale Travertenleri’ gelir. Şehrin en renkli ve en tarih kokan ilçesidir Pamukkale. Tüm yıl boyunca yerli ve yabancı turistler tarafından ziyaretçi akınına uğrar ılıman bir iklime sahip olan bu şirinlik muskası ilçe. Ege Bölgesi’nin turizm cennetlerinden biri olan Pamukkale, bir masalın ete kemiğe bürünmüş hali gibidir sanki.

Gezdikçe bambaşka güzellikler keşfedeceksiniz Pamukkale’de; gürül gürül akan şelaleler, yüzyıllara meydan okuyan antik kentler, travertenler birbirinden renkli ve eğlenceli bir yolculuğa çıkaracak sizleri.



Denizli’ye 19 kilometre mesafede olan bölge, UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alır. Tabii ki en çok dikkatinizi çeken kar gibi bembeyaz, pamuk gibi, bulut gibi görünen travertenler olacak. Özenerek yaratılan bu doğa harikasını izlemeye ve fotoğrafını çekmeye doyamayacaksınız. Bunların yanında elbette ki Anadolu birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış bir bölge. Bunlardan en önemlilerinden biri ise tarih sahnesinde büyük yeri olan Lidya’lılar. Lidyalılardan günümüze kalan Bintepeler Tümülüsleri sadece mezarlık olarak değil aynı zamanda kültürel bir devamlılık olarak karşımıza çıkmaktadır.

Reklam
Reklam

YORUMLAR

  • 0 Yorum
  • Reklam